13 Aralık 2016 Salı

iyi bir insan ol...

yazıyı okurken size eşlik edebilir 





sadece iyi bir insan ol..
sadece gerçek sevgiyi ara ,  içindeki huzurla yüzleş , hep gülümse..
kendini keşfetmeye hazır mısın?
derin bir nefes al daha önce hiç duymadığın kokuları , sesleri duy rüzgarı hisset , nefesin tüm vücuduna yayılmasını bekle.. bekle acele etme yaşamak için zaman aslında sensin zaman senin elinde.. kaldır başını göğe güneşi gör , yıldızları gör , ayı , bulutları tüm gökyüzüne bak evreni hisset, her zaman gülümse , her sabah yüzünü yıkadığında ilk önce kendine "günaydın" de.. her şeye kendini sevmekle başla , bu evrende yaşamak zorunda olduğun tek yer kendi bedenin önce ona saygı duy , önce onu sev.. hazır mısın ?

her şey karar vermekle başlar , önce istemelisin sebebi , zamanı hiç önemli değil , asla geç değildir unutma. başlangıçların asla zamanı yoktur. huzura giden yol sende saklı , içini görmelisin kendini görmelisin bunu meditasyonda , yogada , namazda ,  klisede, sanatta , resimde her alanda bulabilirsin ruhunu takip et sadece o seni huzura götürecek gerçek hazzı söyleyecektir.
sevmeyi dene insanları dünyayı olduğu gibi kabul etmeye çalış , değiştirmek istediklerin içinse savaş. kötülüğü , yanlışı mı kaldırmak istiyorsun nedenini bulmaya çalış. hiçbir zaman geçici çözümler sorunu bitirmez sen kaynağını bulmaya çalış , çözmeye anlamaya çalış, farkındalık yarat.

hayatından çıkarmak mı istiyorsun olumsuzlukları tamam çıkar ama sen görmediğin duymadığın için yok olmayacak var olanı gör , gerçeği gör , çünkü senin için yanlış olanın gerçek olmadığı anlamına gelmez. gerçeklerden korkma ,en hakikat sensin duyguların gerçek hissettiklerin gerçek o zaman inandıkların da gerçektir. 


2 Aralık 2016 Cuma

iyi mi geceler

ben deniz kenarında bulduğun bir deniz kabuğuyum
en sevdiğin şarkıda bağırarak söylediğin nakaratım
ben senin her şükrettiğinde yüzünü kapattığın avuç içinim
kaçmak istediğin gerçek sığınmak istediğin yalanlar
ben hiç unutmadığın yağmur damlasıyım
hiç sevemediğinim hiç görmediğin bilmediğin
nerden baksan bir pişmanlığım
üzgünüm ama Ahmet Kaya şarkısıyım ben
onun kırmızı atkısıyım
inkar ettiklerin
itiraf edemediklerin
en iyi dostun en iyi tanıyanın
her aynaya baktığında gördüğün
kalbinde hissettiğinim
bildiğin en büyük hüzünüm
ben kaya parçasında sabahlayan yakamoza aşık kızım
sevdiğin esmer kızım

10 Mayıs 2016 Salı

şişe içinde mektuplar-okyanusa

ve yeni bir kış akşamı..
yeni yıla yaklaştıkça sevimleşen akşamlar..hüzünlü günlerin bıraktığı umutla yeni bir yıl beklentisi...
belkide mutlulukların her zamankinden daha da fazla olduğu bir yıldır belki her zamankinden daha çok gülmüşüzdür..ama bazen bir gözyaşı milyon kahkahayı unutturabiliyor ve insan umut etmek istiyor...
içinden , en derinden 'olmayacak ama' diye başlayan tüm hayalleriniz için giderek soğuyan kış akşamlarında hadi sıcak bişeyler içelim..belkide 3-2-1 happy new year diye bağırmak için koskoca bir ayı umut içinde boş heyecan ve bekleyişle geçireceğiz..neden boş! hayal kurarken bile umutsuzluk neden! nedir bu kendine karşı acizlik! ben bunları istiyorum yapacağım olacak! neden bu kelimeler kocaman görünürki gözümüze..
kendimiz hariç herkese özgüven gösterileri yaptıktan sonra sadece kendimize günah çıkarıp bu kadar çaresiz hissetmek niye!
çok düşünüp çok yargılamak....

şişe içinde mektuplar-okyanusa

nasıl acır canımız..
etini cimcirerek mi.. bi kesik yada morlukla mı gösterebiliriz bunu..
peki ya hiç bi darbe almadıysak ve acıların en büyüğünü yaşıyorsak..
asıl o zaman 'can'ımız acımaz mı?
yürek sızıntısı ne diş ne kulak ağırısı..
ne ilacı ne iğnesi var...
bolca ağlanır mümkünse en tatlı peluşa sarılıp battaniye içeriside , en depresif şarkılar eşliğinde..
çok sümüklü bi insan olduğunu farkedincede biraz gülüp hayatındaki gerekli gereksiz her insana takılıp biraz kafa dağıtıp finalide uyku ile yapılır..
biraz uzun bi reçete oldu belki ama 'hüzün' ilk etapta bunları yaptırır! kaçınılmaz...
ne zamanki mantık devreye girer ve sen düşünmeye başlarsın o zaman...
en güzel antidepresanlarını da bulursun..
...sabah uyandığında güneşi görürsün mesela bi kahve kokar..

9 Mayıs 2016 Pazartesi

şişe içinde mektuplar-okyanusa

inanmak nedir? peki ya bunu sorgulamak..öyle korkuyoruz ki soru sormaktan, istemediğimiz cevaplar almamak için sormuyoruz dinlemiyoruz araştırmıyoruz bile. peki bizden önce inanmış insanlar var diye onları körü körüne takip etmek ve hiç sorgulamamak ta doğru mu? hani söz konusu kader kısmet olduğunda 'allah akıl fikir vermiş' diyenler-bu aklı doğumu evreni inancı sorgulamak için neden kullanmazlar. ve nedense bunları öğrenmeye çalışmak inançsızlıkla suçlanır halbuki benim tanrım bu öğrenme istediğimi yargılamazken sahi senin tanrın farklı mı? içinden bir 'acaba' geçiyor ve bunu sadece söylemek paylaşmaksa günah sen zaten tanrıya hiç inanmıyorsun yoksa bilirdin iman içimizdedir. bunu kimse bilmez göremez.
şimdi korkular çıkıyor yeni yeni insanlar kendi dininden korkar hale gelmiş aslında pekte tabii olan durumlardan kaçınılıyor bunun sebebi en başından yaptıkları yanlış gibi dini inanmayı korkulara dayatarak öğretmeye çalışmak hani hiç beğenmediğiniz gavur dediğiniz müslüman olmadığı için kafir olan insanlar işte onlar daha saygılıyken hem kendine hem bizlere hem inanmayanlara...

3 Mayıs 2016 Salı

Tanrı'nın bilmediği bir yer

sevgili insanlar ve sevgisiz ego sahipleri.. hiç mi korkmazlar büyük büyük kibirlerinin altında ezilmekten hiç mi korkmazlar. ah berrak denizleri olan sahillere büyük mor yapraklar dökülmüş caddelere gidemedik kaçamadık sevdiğimiz yurdumuzdan..hiç mi bilmezler..
ve insan en yüce duyguyu aradı durdu yıllarca kimi zaman dağlarda tepelerde yukarılara gitti göğe yükselmek adına kimi zaman en yeşilde en karanlıkta kuytu bucak ormanlarda yalnız içsel yolculuklara kimi zamanda derin bambaşka binlerce maviye serin sulara..
en yüce duygusu kaçmak oldu hep..kendinden kaçtı insan
keşif dedi öğrenmek bulmak bilmek dedi
bazen aşk bazen hüzün ya da ilahiyat dedi
en güzel duygu kaçmaktı ama tanrının bizi göremediği bir yer bulmak

mavi köşk

en son ne zaman birisinin gülüşü için ölmeye değer dediniz..
ölüm ne kolay halbuki dilde her şey ne kolay
ama bir sonlandırma tutkusu bir çareyi kaçışlarda bulma her insanda vardır aslında
ama ölüm ya son değilse-ki öyle- bir başlangıç
belkide dünyanın en güzel gülüşlerini göreceğimiz bir mabet
tabiki bunun için bile olsa ölümü düşünmek istemeyiz asla bir bilinmez olduğundan
ama ne zaman en son öyle içten bir bakış gördünüz
ya da kokusunu her yerde tanıyacağınız biri
tüm düşüncelerinizi duygularınızı hatta ideolojnizi değiştiren biri
alışkanlıklarınız sevdikleriniz renkleriniz kültürünüz belki dininiz
sırf o öyle diye bir başkası olma isteğiniz
ne zaman hiç görmediğiniz bir yere deli gibi gitme arzusu oluştu
zaten hiç bilmediğiniz bir şey için meraklandınız
ne zaman olduğu hiç önemli değil
beşki de tek önemli olan böyle bir duyguyu yaşayıp yaşamamak
ve en gerçeği en doğrusu en güzeli hangisiydi diye düşünmek bazende!
sevginin en güzeli olur mu bilinmez..
umarım en son .. en son anınızdadır
her an aşıksınızdır umarım..

hoşgeldin

önce nefes aldığını sanacaksın sonra nefesin daralacak daha derin nefes almak isteyeceksin boğazın düğümlenmiş yutkunamayacaksın...
gözlerin dolduğunda düşen birkaç damlaya hakim olamayacaksın..
kaçmak isteyeceksin kimsenin olmadığı en kuytuya en gürültüye görülmez olmak isteyeceksin - duyulmaz olmak.
hıçkırarak ağladığında acın diniyor sanacaksın ama yüreğine batacak tam içine saplanacak sanki atmayacak bir daha..
gözlerinde yaş kuruyacak yüzünde artık yorulacaksın aynada uzun uzun kendine bakıp tanıyamacaksın takatin kalmayacak kendini avutmaya..
yüzünü yıka ayağa kalk gülümse
bu acı hiç geçmez
hoşgeldin...










günü ayan her toprağa selam olsun
içinizdeki sebepsiz mutluluklara
bugünde uyandık şükür dememize
aynı güneşe bakarken hep başka karanlıklarda kalmamıza..

mutluluğu biz yaratırız o yüzden "içinizde arayın mutluluk içinizde" derler
ağaçları biz yeşertir yağmurları yağdırırız
şeytan da bizim işimiz tanrıda
aklımız erdiğinden beri dünyaya hükümdarız
kalpleri artık atmayan ruhları serbest kalmış insanlar için matem tutar
kimi zaman can alır kimi zaman can veririz
...

31 Mart 2016 Perşembe

sus

Kadın dedim susmasın
onun öfkesi bile değerli
kim neden küstürmüş çiçek yanakları,  ipek kirpikler neden aşağılara bakar
korkma konuşan kadından
hiç kapanmaz ki ağzı şimdi siniri geçene kadar konuşur da konuşur
biraz kadıncan olsa bilirdin dedi
annen hiç mi öğretmedi
ben kesin anlatırım
çok konuşuyorsa git sustur
güçlü değil misin sarıl sımsıkı
öp bir anda
nasıl konuşsun ki zaten
kadın neden çok konuşur anladın mı
haklı olduğunu defalarca söyleyip egosunu tatmin etmek için değil ki
her zaman tabiki de haklıdır
seninle bir iletişime girmek için konuşur
kavga bile ilişkinin parçasıdır
ama konuşmuyorsa
susuyorsa
içinde küçük bir kadıncık ağlamaktan helak olur
sen de gene güzel bir kalbi yok ettin sana da helal olsun

7 Mart 2016 Pazartesi

ressam unutmuş...

 
Birileri fısıldar kulağına duydun mu?





  Kendi kendime tekrarladığım cümlelere asla küsmedim ben. Bir yerden anımsıyorum "eli tekrar kalem tutan insanlar". Sanırım bir yerde okumuş  ya da duymuştum. Tek bildiğim bana verdiği duygu ve huzur. Her yazma isteği geldiğinde içimden tekrarladığım bir cümle. Ve o an tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmediğim bir durum. Kendisi ne yapmam gerektiğini söylediği halde saatlerce düşünürdüm. Bu düşündüklerimi kağıda dökene kadar neden sürekli bu cümleyi tekrarladığımı anlamamıştım.
     Çünkü bu benim cümlem. Kendine kızan ve her küstüğünde hıncını dünyadan çıkarıp kaçan ve kendini en sevdiklerinden mahrum bırakıp cezalandıran benim cümlem. Ve her dönüşte kendime merhaba demenin bir yolu.
     İnsan dünyayı, yaşamayı keşfettiği gibi kendisini de keşfediyor. Sanki içimde benden yıllar önce yaşamış görmüş geçirmiş bir kadın var. Her hatadan önce uyarıyor sonrasında "ben demiştim" demeyi ihmal etmiyor. Her şeyi benden önce biliyor gibi her deneyime sahip gibi. Belki de ondandır bu "biliyordum" duygusu. İşte zamanla bende içimdeki bu ukela kadını keşfediyorum. Ne muazzam ne  bilgin öyle. Bir dinlesem onu bir inansam sanırsınız dünya harika olacak. Hiç bir yanlışı kaçırmayan dostane bir hareketini pek göremediğim bir bayan kendisi. Bu bünye içerisinde barındığından bana bir kötülüğü dokunmayacağını sanıyorum, hoş yeni tanıştığımız için henüz marifetlerini bilmiyorum ama ilk denemede beni en zoruyla başlatmış olması ne derece güçlü olduğunu gösteriyor.
     Benden de güçlü olduğundan bunca zaman ondan kaçtım sanırım. Öyle ki bir elini tutsam tüm ipler onda olacak öyle bir etki altına alacak ki beni artık her kararı o alacak gibi. Bunca yıl içimde saklanmayı nasıl başarmış ya da kendini göstermek için neden bu kadar beklemiş bilmiyorum, hatta soramıyorum da. Kesin bunun da suçlusu ben çıkarım. Öyle ki hiç eyvallahı yok, acımadan her gerçeği yüzüne vurabiliyor.
     Geceleri benden önce uyuduğunu düşünüyorum yoksa böyle sükunetim olmazdı...................

31 Ocak 2016 Pazar

her mavi aynı değildir hepsinde ağlayamazsın
kimi deniz gibi dalgalandıkça değişir
kimi gökyüzü gibi bulutlanır , kararır...
ama hepsi mavidir özünde
maviler ağlatır
her deniz de aynı değildir
değildir mare
ne her ev aynı ne her gülüş
ne ağladık diye maviden vazgeçtik
ne de denizlere küsüp kıyılardan
ama her deniz aynı değildir
o deniz sen değilsin
vasiyetimdir
bir bozbük kıyısı
benim denizim oradadır...

5 Ocak 2016 Salı

büyük ege



Keşkeleri olmalı insanın.. değer anlamak hata yapmamak ve unutmamak için.
Ve ölmeli insan. Çünkü unutmak diye bir şey yoktur.. unutmazsın sadece ölürsün.
Ve şimdi bir okyanus kıyısında yaşayabilmek için her şeyini verir bir deniz dalgasında boğulmak için beklersin. Eskiden hep gittiğin mutsuz olduğun yerlerde olmak için can atarsın.
Hayat hep o salıncakta sallandığın gibi.. deniz bir görünüyor bir görünmüyor
Ama bu sefer seni almaya kimse gelmeyecek ....